Edirne, antik çağlarda önemli göç yollarının üzerinde bulunması sebebiyle, tarihi dönemlerin her evresinde yerleşim görmüş ve her kültürden tarihi eserlere sahip olan bir kenttir. Bu önemli konumunu, Osmanlı Devleti hakimiyetine girdiği zamanda korumuş ve kent İslami eserlerin etkisi altına girmiştir.
Bu eserlerin toplanması amacıyla ilk olarak 1925 yılında Selimiye Külliyesinde depolanmış, daha sonra da yine bu külliyenin içerisindeki bir medrese de ziyarete açılmıştır. 1971 yılında, Edirne Arkeoloji ve Etnografya müzesi ile birlikte bu binada bulunan Edirne Türk-İslam Eserleri Müzesi, daha sonra arkeoloji müzesinin başka binaya taşınması ile bina tamamen Türk ve İslam Eserleri üzerine düzenlenerek, tekrar ziyarete açılmıştır.
Müzenin giriş avlusunda Osmanlı devrinde yapılmış taş işçiliğine ait mezar taşları ile bugün korunamamış olan kamu binalarının kitabeleri sergilenmektedir. Bunun dışında yine Osmanlı devrine ait müthiş bir güzelliğe sahip olan çiniler, çeşitli işlemeler, silahlar ve cam eserler de ziyaretçilere teşhir edilmektedir.
Müzenin büyük salonunda, Osmanlı’nın 18. Yüzyıl vezirlerinin, devlet işlerini konuşmak için toplandığı merasim çadırı, müzenin en nadide ve en ilgi çekici eseridir.
Edirnekari yüklük, II. Beyazid Külliyesi devrine ait olan oyma kapılar, saraylardan ve evlerden gelen mutfak eşyaları da müzenin diğer ilgi çekici bölümleridir.
Bunun dışında, Mevlevi dervişlerine ait eşyaların sergilendiği ayrı bir köşe daha bulunur. Burada çeşitli sikkeler, tespihler ve ünlü hathatların yazdığı levhalar bulunur. Ancak müzenin tartışmasız en önemli eseri; Fatih’in karısı Siddi Şah Sulta’nın mezar taşıdır hiç kuşkusuz.
Edirne Türk-İslam Eserleri Müzesine Nasıl Gidilir?
Müze, oldukça merkezi bir konumdadır. Selimiye Camii’nin de içinde bulunduğu Külliye’de yer alan Dar’ül kur Medresesi’nde bulunan müzeye ulaşmak için belediye otobüsleri ile dolmuşlar kullanılabilir. Pazartesi hariç her gün açık olan müze ziyaretçilerini beklemektedir.