” İsrail'in Kuruluşu – 1 “ yazısını Abdülhamit'in, Theodor Herzl'in gönderdiği aracıya söylediği sözlerle bitirmiştik. Kaldığımız yerden devam edelim…
FİLİSTİN KARŞILIĞINDA OSMANLI'DA YATIRIM
Herzl'in Abdülhamit nezdinde yaptığı girişimlerde en çok sorulan sorulardan biri şudur: “Herzl, Yahudilerin Filistin'e yerleşmesinin karşılığında Osmanlı borçlarını ödemeyi teklif etmiş miydi?“
“Pazarlık“ adlı kitabında, konuyla ilgili olarak kapsamlı bir çalışmaya imza atan tarihçi Prof. Dr. Vahdettin Engin, bu meseleye açıklık getirmişti. Bu çalışmaya göre, Herzl, Osmanlı topraklarında ortak bir şirket kurmayı teklif ediyordu. Bu, şüphesiz cazip bir teklifti. Böylesine bir girişimden sağlanacak gelirle Osmanlı Devleti, o sıralarda düştüğü borç bataklığından kurtulabilirdi. Ancak, Abdülhamit kararlıydı, hiçbir şekilde buraları vermeyecekti!
ABDÜLHAMİT TEHLİKEYİ GÖRDÜ
Abdülhamit, Herzl'in siyaseten etik dışı teklifine rağmen, Osmanlı Devleti'nin yüzyıllardır sürdürdüğü “tüm toplumları kucaklama politikası” gereği başka bir bölgeyi, yerleşmeleri için önerdi. Ancak bu teklifi kabul edilmedi. Çünkü, artık amaç sadece “yurt” bulmak değildi!
Herzl, Abdülhamit'in bu konudaki katı tutumunun yumuşamayacağını anlamıştı. Abdülhamit de, bu tehlikeyi önceden sezecek mahiyette usta bir yöneticiydi. Herzl'in girişimlerinin ardından Abdülhamit, Yahudilerin Filistin'e yerleşmelerini ve toprak satın almalarını yasakladı. Bundan önce Yahudiler, Filistin'e usul usul yerleşiyordu. Yalnız yerleşenler sayıca azdı. Osmanlı Devleti, bu yerleşmelere o zamanlar karışmamıştı. Ancak işin “farklı boyutlara“ kayması üzerine bu tedbiri aldı.
Herzl'i heyecanlandıran gelişme ise, İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihat ve Terakki'nin iktidara gelmesiyle oldu. İttihat ve Terakki, Abdülhamit tarafından koyulan yerleşme yasağını kaldırdı. Ancak çok geçmeden –Arap dünyasının tepkisinden çekindiği için– bundan vazgeçti. Yani Herzl'in sevinci kursağında kalmıştı…
Herzl, Yahudi devleti kurma düşüncesine destek için Almanya, Fransa ve İngiltere nezdinde girişimlerde bulunduysa da umduğunu bulamadı. Kimse destek vermiyordu, ama çalışmalar son sürat devam ediyordu. Yahudiler, –gizliden gizliye– Filistin'de yerleşmelere devam ediyordu. Bunun için 1901 yılında fon bile kurulmuştu: Yahudi Ulusal Fonu.
YAHUDİLER İNGİLİZ ORDUSUNDA
Siyonizm düşüncesindeki Yahudilerin tıkandığı çıkmazda, Birinci Dünya Savaşı önemli bir çıkış olmuştu. Savaşta, “büyük çıkarlar elde etmeyi” umdukları İngilizleri desteklediler. Sayıları az da olsa İngiliz ordusunda görev yaptılar. Ayrıca kurdukları istihbarat örgütüyle, İngilizlere, Osmanlı Devleti'nin içinden bilgi sızdırdılar!
Osmanlı Devleti, Filistin cephesindeki 1. ve 2. Gazze Savaşları'da büyük mücadeleler verdiyse de yenilgeye engel olamadı. 1918'de bölgeden çekilmek zorunda kaldı.
SYKES PİCOT ANLAŞMASI
1.Dünya Savaşı sürdüğü sırada türlü türlü paylaşım planları da yapılıyordu. Bu planlardan biri anlaşmaya dökülmüştü. 16 Mayıs 1916'da İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Sykes Picot Anlaşması imzalandı. Anlaşma çerçevesinde Filistin, ortak işgal bölgesi olarak gözüküyordu. Ancak, anlaşmayı yapanlar Vladimir Lenin'i hesaba katmamışlardı! Rusya'da Bolşevik Devrimin ardından başa gelen Vladimir Lenin bu gizli anlaşmayı tüm dünyaya duyurdu.
Ancak ardından yaşanan gelişmeler gösteriyordu ki; bu durum anlaşmada ismi geçen ülkeleri pek tedirgin etmemişti.
BALFOUR DEKLARASYONU
1917 yılında imzalanan Balfour Deklarasyonu, artık Yahudi devleti kurulması fikrine büyük devletlerin sıcak baktığını gösteriyordu. Uzun bir süre Yahudilerin devlet kurma isteklerine olumsuz cevap veren İngiltere de artık destek veriyordu. Bunda en önemli etken, ABD nezdinde etkili olan Yahudileri kullanarak ABD'nin Birinci Dünya Savaşı'na sokulmak istenmesiydi. Nitekim Rusya'nın çekilmesinin ardından ibre İttifak devletlerine kayıyordu, dengeyi ancak ABD bozabilirdi.