İlk çağ, orta çağ, yeni çağ, yakın çağ ve şimdi de: Teknoloji çağı. Günümüzde gelinen noktada insan hayatını en çok etkileyen şeyler muhakkak bilim ve teknoloji olmuştur. Her gün hatta her saat teknoloji biraz daha gelişmekte ve ileriye doğru yeni bir adım daha atılmakta. Bu bağlamda insan hayatı da gelişen teknolojiyle beraber değişmektedir. Teknolojik yeniliklerden hemen haberdar oluyor, etkileniyor ve hayatımızı da bu yeniliklere göre şekillendiriyoruz. Ulaşımın ve iletişimin eskisinden çok daha kolay olduğu günümüz zamanlarında insanların toplum içindeki yaşayışları da pratikleşiyor. Biz yazımızda teknolojik iletişimin bir kolu olan Televizyon’un toplumsal hayatı nasıl etkilediğinden bahsedeceğiz.
Teknolojik
gelişme çağının ciddi boyutlarda başladığı ilk yıllarda en büyük icat
Televizyon olmuştur. Televizyon, 1923 yılında İngiliz bir mucit tarafından icat
edildiğinden beri hızla yayılmış ve sevilmiş; bununla beraber birçok ülkede bir
bağımlılık haline gelmiştir. Önce insanlar insanların dostuydu; sonra
evcilleştirilen hayvanlarla köpeklerin insanın en yakın dostu olduğu söylendi;
şimdilerde ise evde en çok vakit geçirdiğimiz arkadaşımız Televizyon oldu.
Bir çok ülkede Televizyon ciddi bir sektör ve günlük hayatın vazgeçilmezidir.
Bunlara en büyük örnek muhakkak Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’dir. Hem
ABD’de de hem de bizim kendi ülkemizde sayamayacağımız kadar çok televizyon
Kanalı vardır ve bireylerimiz akıl almaz bir şekilde sürekli halde televizyon
izlemektedir. Evde, işte, yolculukta hatta telefonlarından sokakta bile izleme
olanağına sahip insanlarımız televizyonu vazgeçilmez bir araç olarak
kullanmaktadırlar. Böyle bir toplum içerisinde televizyon’un toplumsal hayata nasıl
bir etkisi olacağını anlamak pek zor olmaz.
Türkiye’de
başlarda 1953 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinin girişimleri sonucunda
haftada birkaç saatlik deneme yayınlarıyla TRT bünyesinde başlayan televizyonculuk günümüzde binlerce kanala hitap etmektedir. Öncelikle haber ve
iletişim amacıyla kullanılan televizyon, şimdilerde daha çok bir eğlence
sektörü haline gelmiştir. Televizyonlarda yayınlanan yüzlerce dizi insanları 4
kenarlı bir ekrana hapsetmiştir. Böylece insanların hangi gün hangi saatte nerede
olacağını önceden belirlenmiş ve reklam uygulamasının kanal sahiplerine
kazandıracağı paralar garanti altına alınmıştır.
Televizyonda
yayınlanan programlar ve diziler/filmler insanların bilinçaltına etki
etmektedir. Özellikle çocuk yaştaki bireyler için televizyonun kullanımı yanlış
gerçekleşirse zararlı bir araca dönüşebilir. Çünkü bireyler, televizyonda
severek izledikleri –örneğin- dizilerin karakterlerini kendilerine rol modeli
olarak alacaklardır. Basit anlamıyla televizyondaki karakterler toplum için
örnek teşkil etmektedir. Bu bağlamda, televizyondaki dizilerde canlandırılan
karakterlerin hal ve davranışları insanları ister istemez etkilemekte ve toplum
içinde gerçekleştireceği rolleri sevdikleri bu karakterlerden
alabilmektedirler.
Çocukların televizyon alışkanlığı edinmemesi ciddi bir önem taşımaktadır. Televizyon boş
zamanlarımızda kullanılabilecek bir araç olabilir ancak doğru kullanım her
açıdan bireyi etkilemektedir. Çocukların televizyonda izlediklerinin kesinlikle
şiddet ve toplumsal ahlakın dışında davranışların gerçekleştirildiği programlar
olmadıklarından emin olmalıyız. Onlar için ziyadesiyle uygun olan çizgi
filmler hayal güçlerinin gelişimine katkı sağlayacağından çok daha tercih
edilebilir durumdadırlar. Artık televizyonlarda yayınlanan programların
izlenebilmesi için uygun yaş grubunun belirtilmesi uygulaması başlatılmıştır.
Örneğin +13 veya +18 gibi simgelerle yayınlanan programın hangi yaş grubuna
hitap ettiği daha kolay anlaşılabilmektedir. Son olarak, yazımızda değinmiyoruz
ama bilgi edinilmesi önemli olan bir konuyu da buraya yazmayı uygun gördüm: Televizyonda bilinçaltı uygulamaları ve
etkisi.