İnsanoğlu için en hırpalayıcı duygulardan biriside
kıskançlıktır. Kıskançlığın temelinde “sahip olma ve kendisine öncelik verme”
istekleri yatar. Bu sahip olunan değerleri kaybetme korkusu da kıskançlığı
tetikler.
Evlilikte kıskançlığı tetikleyen şey ise eşlerin
düşüncesizce yaptığı eylemlerdir. Bunlara ek olarak birde kıskançlık paranoyası
denilen psikolojik bir rahatsızlık vardır. Telefona geç cevap verse, kapıyı geç
açsa, yanlış yorumlarla evde huzursuzluk ortamı yaratan ve kavga çıkaran, TV
seyretmeyen, gazete okutmayan eşler, evlerde adeta psikolojik bir terör
estirirler. Somut hiçbir dayanağı olmayan böyle olaylar genelde kıskançlık
paranoyası eseridir. Bu bir hastalıktır ve ilaç tedavisi gerektirir! Durum bu
safhaya geçmeden önce önlemler almalı ve bir uzmana başvurmalıyız.
Kıskançlık evliliği yıkabilecek unsurlar arasında yer
alırken, her kıskanç kişi illa yuva yıkabilir diye bir kaide yoktur. Eğer
kıskançlığınız patolojik bir hal almış ise, yani hayali bir aldatılma kuşkunuz
var ise ya da ihtimalleri olmuş gibi kabul edip, kuşku fırtınası içinde
yaşıyorsanız evliliğinize zarar verebilirsiniz. Bunların yanında hafif bir kıskançlık evlilikte adeta
harç görevi görür. Evliliğe boyut kazandırarak daha da sağlamlaştırabilir. Kıskançlık dozunda olursa evliliğimiz için çok iyi neticeler
verecektir.
Eğer kıskanç bir eşiniz varsa dikkat edin! Her dediğini
yapmaktan çekinin. Çünkü ileride sizi iki yüzlülükle suçlayabilir. Bunun
sonucunda kontrolden çıkabilirsiniz.
Yanlış istekleri uygun yoldan reddetmeyi bilmek gerekir.
Kıskançlığın arkasında ilgisizlik yatar. Eğer taraflar bunu bilirse, kıskançlığın çözümü çok kolaydır;
“Sevgi dolu bir bakış, güler yüz ve ağızdan çıkan birkaç güzel söz….”