Ön
yargının insanın biyolojik yapısında olup olmadığını tam anlamıyla kimse
açıklık getiremez. Bu tutum doğuştan gelen ve yabancı insanlara düşmanca
davranışlar sergileyerek ailemizi, kabilemizi ya da ırkımızı kayırmamızı
sağlayan, biyolojik bir hayatta kalma mekanizması olabilir. Buna rağmen
insanların yaratılışları gereği, sıcakkanlı, açık ve iş birliği yapmaya
eğilimli olduğu da bir gerçektir.
Sosyal psikologlar arasında insanların doğal
olarak ön yargılı olup olmadığı konusunda tam olarak bir fikir birliğine
varmasalar da ön yargının ayrıntılarını öğrenme konusunda hem fikir olduklarını
söyleyebiliriz. Ön yargının nedenlerine yönelik ilk açıklamayı bilgiyi işleme
ve düzenleme şeklimizin kaçınılma bir ürünü olduğu üzerine yapabiliriz, yani
diğer bir deyişle insanların sosyal bilişinin karanlık yüzüdür.
Bilgileri
kategorize edip gruplandırma, şemalar oluşturma ve bunları yeni ve değişik
bilgileri yorumlarken kullanma, potansiyel olarak doÄŸru olmayan kestirme
yollara başvurma eğilimimiz, yani bir başka deyişle sosyal bilişin bütün bu
yönleri olumsuz streotipler oluşturmamıza ve bunları ayrımcılık yapan bir
şekilde uygulamamıza yol açabilir. Örneğin ön yargının ilk adımı, grupların
yaratılması, yani belirli karakteristiklere dayanarak bazı insanları bir gruba koyarak,
başkalarını da farklı karakteristiklere dayandırarak başka bir gruba koymaktır.
Bir diğer adım ise iç-grup yanlılığının yanı sıra sosyal kategorizasyonun bir
diğer sonucu olan hepsi birbirine benziyor inancı yani dış-grup homojenliği
olarak adlandırılan algıdır.
Dış-Grup Homojenliği: Dış-grup üyelerinin birbirlerine gerçekte olduğundan daha fazla benzediği (yani homojen oldukları) ve iç-grup üyelerine oranla birbirlerine daha fazla benzedikleri algısıdır.