Şili'de 1970 yılında yapılan genel seçimlerde oyların yüzde 36.3'ünü alan Salvador Allende ipi göğüsledi. Allende'nin rakiplerinden Milli Parti adayı Yorge Allessandri yüzde 34.9, Hristiyan Demokrat Parti adayı Radomino Tomiç ise yüzde 27 oy aldı. Allende'nin devlet başkanı seçilişi, seçimle iktidara gelen ilk sosyalist başkan olarak değerlendirildi.
Allende'nin görevine başlayabilmesi için kongrenin onayına ihtiyacı vardı. Hristiyan Demokrat Parti Allende'yi destekleyeceğini belirtti. Ancak kongredeki oylamaya iki gün kala Genelkurmay Başkanı General Rene Shneider suikaste uğradı ve yaşamını kaybetti. Generalin Allende'ye karşı olumlu düşünceler içerisinde olduğu söylenir. Bu suikasti, Allende'nin önünü kesmek isteyenlerin yaptığı üzerine bir görüş birliği oluştu. Şili'deki aşırı sağcıların işlediği iddia edilen bu suikastte bazı uluslararası şirketlerin de parmağı olduğu iddia edildi.
Kongrenin 24 Ekim'de Allende'nin başkanlığını onaylamasıyla Allende görevine başladı. Allende'nin başkanlık koltuğuna oturur oturmaz ilk işi “devletleştirme hareketini” başlatmak oldu. Şili'deki birçok sanayi firması, büyük şirketler ve bankalar devletleştirildi. Şili, dünyanın en zengin bakır madenlerine sahipti ve burada yabancı sermayenin etkinliği göze çarpıyordu. Allende bu bakır madenlerini tazminat ödemeden devletleştirdi. Allende'nin bu hareketi birçok ülkenin tepkisini çekti. Bu ülkeler arasında ABD başı çekiyordu. Allende ise tepkilere kulak asmadan yoluna devam etti.
Allende mecliste sol partilerden oluşan Halk Birliği hükümetini kurdu. Ancak bu birlik mecliste ve senatoda çoğunluğu ele geçirememişti. Tüm dünya Şili'nin sosyalizme yöneldiği düşüncesindeydi. Ancak Küba lideri Fidel Castro farklı düşünüyordu. Şili'de 20 günden fazla kalan Castro, Şili'deki yasaların burjuva düzenini korumak için yapıldığını ve bu yasalarla sosyalizme ulaşılamayacağını açıklamıştı. Aslında Şili kendine özgü bir model üretmeye çalışıyordu. Bunu Allende şöyle açıklamıştı: “Her ülkede sosyalizm, sosyal bünyeye uygun olarak gelişir. Örneğin, Yugoslavya'da ve Çin'de hala ferdi mülkiyet hakkı vardır. Küba sosyalizminin tadı başkadır, Şili sosyalizminin tadı başka olacaktır. Bizim sosyalizmimizde ünlü Şili kırmızı şarabı Vino Tino ile Şili böreği Emperada'nın tadı olacaktır.” (1)
Fidel Castro ve Salvador Allende
Allende giriştiği yeniliklerde ilk zamanlar büyük başarı sağladı. Şili ekonomisinde gözle görülür bir büyüme gerçekleşti. Ancak ekonomide elde edilen bu başarı kalıcı olamamış ve kısa bir süre sonra bozulmaya başlamıştı. Ülkede enflasyon oranları tavan yaptı. Birçok zengin paralarını yurt dışına kaçırdı. Şili ekonomisinde çanlar çalmaya başlıyordu. Zamanla ülkede temel gıda maddelerinin temininde sıkıntılar baş gösterdi.
Allende için artık her şey kötü gidiyordu. Zaman içerisinde protesto gösterileri başladı. Kadınlar sokaklara çıkıyor ve boş tencerelerle hükümeti protesto ediyordu. Bu protesto gösterilerini Şilili zenginlerin başlattığı daha sonra da tüm halka yayıldığı söylenir. Allende protesto gösterilerine daha fazla tahammül edemeyerek yasak koydu. Ancak göstericiler yasak dinlemedi ve protestolarını çeşitli yollarla sürdürdüler. Bu protesto gösterilerini 26 Temmuz 1973 günü başlayan kamyoncuların grevi izledi. Grevi Kamyoncular Federasyonu başlatmıştı. Allende bu protesto gösterilerinin arkasında CİA'nin olduğunu düşünüyordu.
11 Eylül 1973 günü Genelkurmay Başkanı Augusto Pinochet Ugarte liderliğinde askeri darbe meydana geldi. Askerler Başkanlık Sarayı'nı kuşattılar. Allende bu sırada hayatını kaybetti. Allende'nin askerlerin saldırısı sırasında mı öldüğü, yoksa intihar mı ettiği yıllarca hep konuşuldu. Ancak bir süre önce mezarı açıldı ve kardeşi bizzat Allende'nin intihar ettiğini açıkladı.
(1) Milliyet gazetesi, 11.09.1985