Osmanlı
Devleti, 1853 yılında Rusya ile savaşa tutuşmuş ve tarihe “Kırım
Savaşı” olarak geçen bu savaştan galip ayrılmıştı. Savaşta en
dikkat çekici nokta; İngiltere, Fransa ve İtalya'nın
Osmanlı Devleti'nin yanında yer almasıydı.
Kırım
Savaşı'nın sona ermesinin ardından sıra barış görüşmelerine
gelmişti. Ancak Fransa, İngiltere ve Avusturya bu görüşmelere
hazırlık mahiyetinde 16 Aralık 1855'te Viyana'da bir antlaşma
yapmışlardı. Antlaşma dört maddeden oluşuyordu ve dördüncü madde Osmanlı Devleti için
oldukça önem taşıyordu: “Osmanlı memleketlerinde bulunan
Hristiyan tebaanın hakları, padişahın istiklal ve hakimiyetine
asla dokunulmamak şartıyla tasdik olunacak, padişahın bu hususta
Rusya'nın muvafakatini gerektiren bir taahhütte bulunacak.” Bu
maddenin anlamı, Gayrimüslimlere imtiyaz verilmesiydi. Osmanlı
Devleti, bu maddeyi -içişlerine bir müdahaleye yol açacağını
öne sürerek- kaldırmak istediyse de engel olamadı.
Bu
maddenin fiiliyata geçmesi için çeşitli tezler ortaya atıldı;
Fransız tezi, Rus tezi ve İngiliz tezi olmak üzere. Osmanlı
Hükümeti, Fransız tezini kabul etti. Bu tez şu şekildeydi:
“Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki her türlü ayrım kaldırılmalı ve Tanzimat Fermanı'ndaki eşitlik anlayışı
geliştirilmelidir.”
Bundan
sonra Islahat Fermanı'nın hazırlanmasına geçildi. Islahat Fermanı'nın hazırlanmasında Sadrazam Mehmed Emin Âli Paşa'nın önemli rolü vardı. Ayrıca hazırlık sürecinde İngiliz ve Fransız elçileri de bulundu.
ISLAHAT FERMANI'NIN İÇERİĞİ
Hazırlanan Islahat Fermanı, Paris Konferansı'ndan önce 23 Şubat 1856'da ilan edildi. Islahat Fermanı'nın içeriğini maddeler halinde sıralayalım:
Müslümanlar ile Gayrimüslümanlar hukuken eşittir.
Din ve mezhep özgürlüğü tam anlamıyla sağlanacak, kiliseler onarılacak ve yeni kiliselerin yapılmasının önü açılacaktır.
Gayrimüslimlere karşı küçük düşürücü ve kırıcı sözler kullanılmayacaktır.
Gayrimüslimler devlet memuru olabileceklerdir.
Ruhban sınıfına Gayrimüslim halkın verdiği vergiler kaldırılacak ve maaşları devlet tarafından karşılanacaktır.
İşkence ve dayak kaldırılacaktır.
İltizam usulü kaldırılacak ve yerine herkesin gelirine göre vergi alınacaktır. (Bu maddeyle vergi eşitliği getirildi.)
Mahkemeler açık bir şekilde yapılacak ve herkes kendi dinine göre yemin edecektir.
Patrikhanelerde yeni meclisler kurulacak ve bu mecliste alınan kararlar hükümet onayından sonra yürürlüğe girecektir.
Hiç kimse din değiştirmeye zorlanmayacaktır.
Yapılacak anlaşmalar gereğince Gayrimüslimler mülk sahibi olabileceklerdir. (Bunun sonucunda Arazi Kanunname-i Hümayunu ve Vilayet Nizamnamesi yürürlüğe sokuldu.)
Gayrimüslimler bundan sonra Meclis-i Vâlâ’ya üye olabileceklerdir.
İşlenen suçlara karşı uygulanacak hukuki yaptırım her din mensubuna karşı eşit bir şekilde uygulanacak.
Devlet okullarına hiçbir ayrım yapılmaksızın herkes girebilecektir.
Her
cemaat Maarif Nezareti'nin denetiminde okul açabilecektir.
Islahat Fermanı, -büyük ölçüde- Avrupa devletlerinin istekleri doğrultusunda ilan edilse de Osmanlı Devleti'nin de benimsediği yönleri vardı. Osmanlı hükümeti, bu fermanla Avrupa'nın ve Rusya'nın içişlerine karışmasına engel olmayı amaçladı. Bunun dışında Fermanla azınlıklar tarafından baş gösteren ayrılıkçı hareketlerin sonlandırılması ümit ediliyordu.
Islahat
Fermanı “Osmanlıcılık” düşüncesinin önemli bir adımı
olmuştur. Osmanlı Devleti, bir "Osmanlı toplumu" oluşturma
gayesiyle hareket etmiştir. Artık millet sisteminden vatandaşlık sistemine geçiliyordu.
Yalnız "radikal değişiklikler" içeriyordu. Bugünün anlayışıyla
belki normal gelebilecek, ancak dönemin koşulları gözönüne
alındığında çok "radikal maddeler" vardı.(NOT: Yapılan reformlar dönemin birçok ülkesinde mevcut değildi.) Nitekim Müslüman halktan çok da tepki
gördü. Yalnız Müslüman halk değil, Ruhani liderlerin de tepki gösterdiği maddeler vardı.
İlginçtir; Tanzimat Fermanı'nı hazırlayan Mustafa Reşit Paşa, Islahat
Fermanı'na karşı çıkmıştı. Müslüman-Gayrimüslim eşitliğinin yürürlüğe girmesiyle Avrupalı devletlerin Osmanlı içişlerine karışacağını düşünüyordu.