‘’ Başarısız olmak! ‘’
Bu konu hemen herkesi ilgilendiren bir birey problemidir.
Bir çok kişi iş hayatı, okul hayatı, aile ilişkileri ve ikili ilişkiler gibi
kiÅŸinin direk kendisini ilgilendiren konularda
bir çok kez başarısızlığa uğramış olabilir. Başımızdan geçen bazı
olaylar istediğimiz gibi gitmediğinde kendimizi başarısız olarak görürüz. Bizim
için belirlenmiş çıtayı aşamamak, başarısız olduğumuz anlamına gelmemeli. Bu
gibi düşüncelerden kendimizi soyutlayarak başarıya odaklanmalı ve bunun için
çalışmalıyız. Bir kimse bir konuda
başarısız oldu diye onu başarısız ilan etmek bir hatadır. Kişilerin çok farklı
yetenekleri olabilir ve bu anlamda onlara sadece bir pencereden bakmak yerine
daha çok pencere açarak, yani imkan sunarak başarılı oldukları alanları tespit
etmemiz ve onlarında bu alanları keşfetmelerini sağlamamız lazım.
Örneğin bir öğrenci okulda bir dersten başarısız oldu diye onu tembel olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Bu yanılgı sonrası öğrenci zevkle dinlediği ve başarılı olduğu dersleri de ‘’ zaten tembel bir öğrenciyim, dinlesem de değişen bir şey olmayacak ‘’ gibi düşüncelere yöneltip diğer alanlarda da başarısızlığa götürebilir. Burada en çok ailelere iş düşüyor. Çocuklarının her anlamda yanında olmaları ve onlara gerekli çalışma koşullarını oluşturmaları gerekiyor. Bazen ağızdan çıkan bir ‘’Aferin Oğlum’’ cümlesi bile onları okula teşvik etmede önemli bir unsur olabilir. Otoriter bir ebeveyn olmak yerine anlayışlı olmak ve onlarla arkadaşmış gibi konuşmak başarısızlıklarının nedenini öğrenip çözüm üretmemize yardımcı olacaktır.
Bu örneğe bakarak başarısızlığın nedenini sadece sosyal
çevremize mal etmemiz çok doğru olmaz. Kişi kendi içinde de bazı önyargılara
sahiptir. Bu yüzden bir kararsızlık ve özgüven eksikliği yaşayabilir. Bunun
sonucunda ise sosyal çevresinde ve iş hayatında yaptığı eylemleri beğenmeyenler
çıkınca kendini, kendi içinde başarısız ilan eder. Bu önyargılardan kurtulmak
için karakteristik özelliklerini bir kenara koyup kendisinden ya da yaptığı
işten memnun olmayan insanlarla konuşmalı ve neden böyle düşündüklerini
araştırmalıdır. Ancak bu şekilde başarıya giden bir yolu bulabilecektir. Aksi
taktirde zamanla etrafında kimsenin kalmadığını ve toplum tarafından
sevilmediğini fark edecek, içine kapanacak ve durum başarısızlığın da ötesinde
psikolojik travmaya dönüşebilecektir.
Ancak her zaman başarısızlığın nedeni psikolojik
olmayabilir. Doğuştan gelen bazı kalıtsal hastalıklar ve geçirdiği herhangi bir
kaza ya da rahatsızlık sonucu meydana gelen kalıcı hasarlar da başarısızlığa
neden olabilir. Burada kişi kendini diğer insanlardan yapısal olarak eksik
görebilir, bu da onu kendi içinde çatışmalara sokabilir. Burada unutulmaması
gereken tek şey başarının sadece fiziksel yollarla elde edilmediğidir. Eğer bir
şeyi başarmak istiyorsak onu ilk önce kendi kafamızda bitirmeli ondan sonra o
işe girişmeliyiz. Bir kolumuz, bacağımız, gözümüz ya da herhangi bir uzvumuz
diÄŸer insanlardan eksik olabilir ama herkes gibi bizimde bir beynimiz ve
fikirlerimiz var. Bunu en doğru şekilde kullanmayı öğrendiğimiz zaman
‘’başarısız’’ kelimesini sözlüğümüzden çıkarmış olacağız.
Sonuç olarak eğer başarısız olmak istemiyorsak;
· Özgüvenimiz yerinde olmalı.
· Hırslı olmalıyız ve her ‘’başarısız oldun’’ kelimesinde biraz daha hırslanıp daha iyi çalışmalıyız.
· Motivasyonumuzu kaybetmemeliyiz.
· Kendi yeteneklerimize uygun bir iş hayatı ya da okul hayatı belirlemeliyiz.
· Sosyal olup çevremizle yakından ilgilenmeliyiz.
· Başarısızlığınızın nedenini hala öğrenemediyseniz mutlaka bir Uzmana başvurmalı ve onun tavsiyelerine harfiyen uymalısınız.
Unutmayın,
başarının anahtarı aslında biziz...