Hayatımız boyunca hep bir şeyler kazanma üzerine odaklı yaşıyoruz. Eğer kazanamazsak da çok büyük hayal kırıklıkları ve psikolojik açıdan zor anlar yaşayabiliyoruz. Kaybetmek hayatın temel unsurlarından birisidir. Yani, kaybettiğimiz için üzülmemeli aksine kazanmak için daha fazla motive olmalıyız.
Çevremize baktığımızda insanlar hep başarılı olmanın formüllerini vermeye çalışıyor. Şöyle başarılı olursunuz, şunu yaparsanız daha iyi sonuç alırsınız gibi cümleler kuruluyor. Bir insan kaybetmenin ne olduğunu bilmiyorsa kazanmanın da değerini tam olarak kavrayamaz. Kaybetmeyi öğrendiğimizde kazanmanın değerini anlayabiliriz.
Burada kaybetmeyi öğrenmek derken, “nasıl kaybedilir” değil “kaybedilince ne yapılır” sorusuna cevap vermeye çalışacağız.
Kazanmayı bilmek ile kaybetmeyi bilmek aynı olgunluğu, aynı cesareti ve aynı analitik düşünceyi gerektirir. Kaybettiğimiz zaman, kazandığımızdan daha fazla şey öğrenebiliriz. “Neden kaybettim”, “nerde hata yaptım” bunun gibi soruları kendine sorabilen insanlar hatalarından ders çıkarabilen insanlardır. Yani kendini eleştirmeyi bilen insanlardır. Kendini eleştirebilen insanlarda kaybetmeyi bilen insanlardır.
Bir kişi hatalarından ders almıyorsa ve tekrar tekrar aynı hatayı yapıyorsa, yaptığı bu hatalar zamanla içinde kaybetme duygusunu biriktirir. Belli bir noktadan sonra ise bu birikim dışa yansır ve diğer insanların doğrularına kendimizi adapte ederiz. Bunun sonucunda ise en sonunda “kendimizi” kaybederiz.
Hayatımız boyunca hep bir şeyler kaybederiz; değerli bir eşyamızı, paramızı, itibarımızı, sevdiklerimizi ya da kendimizi. Önemli olan, buradaki kayıplardan ders çıkarmak.
Çünkü her kayıp aslında bir kazançtır.
bu biraz aile eğitimiyle alakalı, aile kaybetme durumunda çocuğa başarısız, akılsız muamelesi yapabiliyor, bu durumda o çocuk hayatının her anında kaybetme durumuna yıkılarak tepki veriyor