“Bir bilge göletin başında oturmaktadır. Bir köpeğin su içmek için sürekli göletin başına geldiğini fakat tam su içecekken kaçıp gittiğini fark eder. Bilge bu olayı dikkatle incelemeye başlar ve susuzluktan kırılan köpeğin suda kendi yansımasını görüp korktuğunu anlar. Bu nedenle de tam su içecekken kaçmaktadır. Bir gün köpek bu susuzluğa dayanamayıp kendisini gölete atar ve yansımasını görmediği için su içebilir. Bilge bunun üzerine der ki:
- Bir insanın istekleriyle arasındaki engel, çoğunlukla kendi kendine, kendi içinde büyüttüğü korkulardır. İnsan bu engeli aşabilirse istediğini elde edebilir.”
Korku,
kişilerin tehlike olarak gördüğü bir durumda verdikleri tepkidir. Doğal olarak
bu durumdan olabildiğince uzak durma ve kaçma eğilimi gösterirler. Bireyler
çoğu zaman korkularının nedenini tam olarak bilemez çünkü içinde bulunulan
durum değil bireyin düşünceleri korkuya sevk etmektedir. Örneğin bir kişi
köpekleri saldırgan olarak değerlendirip korkarken diğer bir kişi onları dost
canlısı olarak nitelendirebilmektedir.
Korkudan
kaçınma eylemi ne kadar şiddetliyse bireyin hayatındaki kısıtlamalar o kadar
artacaktır. Bu kaçınma bireyi anlık olarak rahatlatır. Fakat korkuyla karşı
karşıya kaldığında hep aynı kaçınma davranışını yinelemesi gerekecektir.
Sonunda kaçınma, bireyde bir davranış şekli haline gelecek ve birey problem
çözme becerisine sahip olamadığı için sorunları içinde boğulacaktır.
Korkuyla
mücadele edebilmek için öncelikle korku yaratan düşüncenin doğruluğu
ölçülmelidir. Korkuyla yüzleşmeye karar veren birey olabildiğince pozitif
düşünmeli, başaramayacağına ilişkin olumsuz düşüncelerden uzak durmalıdır.
Hatta kaygı yüksek düzeydeyse bu yüzleşme bireye destek olabilecek nitelikteki
biriyle yapılmalıdır. Başarılı bir deneyim sonrasında birey, korkularının yersiz
olduğunu anlayacaktır. Zaten korkunun sebeplerinden biri bireyin korkuyla başa
çıkabilecek beceriye sahip olmamasıdır. Bu nedenle korkuyla yüzleşilecekse kişi
öncelikle bu beceriyi kazanmalıdır.
Korkuyla
baş edebilme yolları kişiden kişiye göre değişiklik göstermektedir. Çünkü
herkes farklı bir karaktere sahiptir. Kullanılan yöntemin başarılı olup
olmadığı elde edilen sonuçtan anlaşılır. Yöntemler farklı olsa da problem çözme
becerisi belli başlı basamaklardan oluşur. Öncelikle problem açık bir şekilde
tanımlanmalıdır. Sonrasında ise problemin çözümü için bireyin aklına
gelebilecek bütün seçenekleri sıralaması gerekir. Birey üçüncü aşamada bu
seçenekleri kendi kişiliğini ve sonuçları göz önünde bulundurarak
değerlendirmelidir. Bu değerlendirme sonucunda birey bir karar verir ve bu
kararı doğrultusunda problemle başa çıkabilmeye çalışır. En sonunda istenilen
sonuç elde edilemezse birey aynı basamakları yeniden gözden geçirip yeni bir
yöntem belirler.
Korkularıyla yüzleşebilen ve sonucunda bu korkuyu yenebilen kişilerin özgüveni ve özsaygısı artar. Bu durum bireyin hayata ve başka olaylara olan bakış açısını da değiştirecektir. Daha kontrollü ve mücadeleci bir karaktere sahip olacakları için daha mutlu bireyler olacaklardır.