28 Nisan 2024, PazarRSSKünyeIletisim
ÃœYELÄ°K Ä°ÅžLEMLERÄ°
SON EKLENEN VIDEO
FACEBOOKUN ANDROİD İÇİN YENİ UYGULAMASI: HOME
REKLAMLAR
SON YORUMLAR
ALFRED DE MUSSET Necla İsalar o kadar aradım musset hakkında iyi yazı bulamadım. tüm baktıgım yerlerde bır iki satır açıklamadan başka bir şey yoktu. burada buldugum için mutlu old...
OSMANLI PADİŞAHLARININ ÖZELLİKLE Gündem Türkiye Sn. @Erhan Özdemir; Kopyalama yerine, site linkini paylaşabilir veya sayfanın Print Scrn tuşu ile fotoğrafını çekebilirsiniz... ...
TOPLUMDAKİ BİREY SAYISI ve NÜFUS İpek Önder Ahmet bey bana ulaşır mısınız? Önemli. nuripekonder [at] gmail.com
ERKEK SAĞLIĞI VE PROSTAT BÜYÜMES ömer yıldırım Özellikle erkeklerde çok görülen prostat büyümesi ve prostatit benzeri hastalıkların böbreklerin zarar görmemesi için mutlaka tedavi edilmelidir. pros...
BULGARİSTAN VE JAPONYA ÖRNEĞİ selamettin acun keske bu yazıyı biz değil de okuması gerekenler okusa ona göre bişeyler yapmaya calıssa, ne bilim bir adım bir kıvılcım yaratsa. Biz yandık yetenekl...
MASALLAR VE MASAL TÜRLERİ Emin ÇELİK yazılarınızı başından bu yana takip ediyorum benim için masal ve edebi türler içerisinde sanki ayrı bir tür özelliği taşıyor. tek başına şiir gibi tek...
OLMAZSA OLMAZ ANDROİD UYGULAMALA Safa ARSLANER Angry Birds Aslında basit bir uygulama ancak sesler ve görselliğin mükemmel uyumu sayesinde bir anda oyunun bağımlısı olabiliyorsunuz......
DAVRANIŞ ANALİZİ NE ŞEKİLDE YAPI Emin ÇELİK sadece çocuklar için değil gündelik yaşantımızda biz büyükler içinde tüm bunlar geçerli. sadece içimizdeki isimleri farklı oluyor. oldukça şık bir yaz...
HARİCİ HARDDİSK ALIRKEN DİKKAT E Safa ARSLANER Aslına bakarsanız HDD alırken yaptığımız en büyük yanlışlık ucuzuna kaçmak oluyor. Bazı teknoloji marketlerinin elinde kalan ürünleri yarı fiyatlarına...
BİLGİSAYAR NEDEN YAVAŞLAR? sena kızıl Şu başlangıçta açılan uygulamalar durumundan haberdar değilimde bu çok iyi oldu, hemen sıkı bir temizliğe başlıyorum, inşallah hızlanır biraz makinam ...
En Çok Aranan 30

BÄ°LMEK YA DA BÄ°LMEMEK ?
BÄ°LMEK YA DA BÄ°LMEMEK ?
Kategori
Zaman
22.11.2011 01:46
Yazar
Gündem Türkiye
Okunma Sayısı
2315
     Kant’a göre; bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiÄŸimiz hiçbir ÅŸey yoktur. BildiÄŸimizi sandığımız ÅŸey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediÄŸimiz bir objeyle asla bilemeyeceÄŸimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doÄŸmuÅŸtur.  

Bu döngüden hareketle baktığımızda hayatın bir kompozisyon olduğunu görebiliriz. Yaşamın her safhasında kompozisyon dizeleriyle karşı karşıyayızdır. Doğum, büyüme ve ölüm gibi; her sürecin kompozisyon dizgesi içerisinde giriş, gelişme ve sonuç safhalarıyla karşılaşmaktayız.

Fikirde özgün olmak sayesinde farklılığı ispatlamak mümkündür. Her alanda özgün olmak elbette kolay değildir. İnsan sosyal bir varlık olduğu için etrafındaki kişilerin görüşlerinden, davranışlarından, görünüşlerinden etkilenmesi çok doğaldır.

Bir kompozisyon hazırlarken dikkat edilmesi gereken konuların başında özgünlük gelmektedir. Örneğin sanat eserleri de aslında birer kompozisyondur. Bir bale, bir tiyatro, bir beste, bir roman, bir şiir her şey bir bütündür. Hayatın her alanı olduğu gibi kompozisyonun bir parçasıdır.

Özgün fikre buluş adı verilir. Belki etkilendiği bazı noktalar vardır; ama kendinden de bir şeyler kattığı, damgasını vurduğu için özgündür. Tabii ki özgün hayaller kurarak, özgün eserler ve dolayısıyla dört başı mamur kompozisyonlar yazılabilir.

Özgün fikirler; bilinçle, bilimle ve bilginin senteziyle ortaya çıkmaktadır. Kişi yaptığı şeyin bilincine varmadan o işi yaparsa, el attığı her şeyin sonucunu ve değerini yeteri kadar anlaması da mümkün değildir.

  Yunus Emre’nin;

Ä°lim, ilim bilmektir,

Ä°lim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsen

Bu nice okumaktır?

dizeleri de bu paraleldedir. Evet ilim yada bilim bir şeyler öğrenmeyi gerektirmektedir; ama insanın bir bilim dalında uzmanlaşabilmesi içinde önce kendisi bilmesi ve anlayabilmesi gerekir. Bu ele alacağı bilim dalında başarılı olup olmayacağı, o bilimin kendi karakteriyle uyuşup uyuşmayacağını bilmekle gerçekleşir.

 Sözgelimi üniversite sınavlarında yanlış tercih yapıp aslında hiç de baÅŸarılı olamayacağı üstelik zevk alamayacağı bir bölümü seçen öğrencilerin, üniversite yılları boÅŸa geçen yıllar olarak nitelendirilebilir.

 Bilgisizlik, insanı baÅŸarısız kılar; bilim ise yüceltir. Ä°nsanların baÅŸarılı olabilmesi için bilgi ve kültür ÅŸarttır; o zaman kiÅŸi hem cahillikten kurtulur hem de erdemli bir insan olma ÅŸerefine eriÅŸir.

‘’Aristo, insan düşünen bir hayvandır’’ der. Gerçekten de insanı diğer canlılardan ayıran başlıca nitelik, düşünme mekanizmasına sahip olmasıdır.

Ä°nsan, var olduÄŸunu ancak çevresini saran dünyayı kavrayabildiÄŸi ölçüde anlar. Bu kavrama iÅŸi de hiç kuÅŸkusuz düşünme yoluyla bu da ilim ve bilimin ışığında gerçekleÅŸir ve hayatımızda çizdiÄŸimiz kompozisyonda bu ışık çerçevesinde ÅŸekillenmektedir. Ä°nsan olaylar ve fikirler karşısında düşünebiliyorsa var demektir.  

Düşünme süreci de bireyin çevreyi algılamasıyla bağlantılı olarak değerlendirilmelidir. Bireyin çevre içerisindeki objeleri algılaması sonucu o obje hakkında düşüncesi gelişir ve netleşir. Ancak algılama esnasında belirtilen unsurların etkin olması durumunda objenin belirleyiciliği artmaktadır. Kentin algılanmasında ise toplumun genelinde beliren unsurlar insan belleğinde kentin kimlik yapısını belirginleştirmektedir. Algılama olayı görsel, işitsel, iletişimsel, sistemlerin bir ürünü sonucunda gerçekleşmektedir.

Bireyin algılama süreci bireye özgündür. Birey çevrenin ona göndermiş olduğu her sinyali değerlendiremeyeceğinden, kendisi için öncelikli olarak, özel olanları analiz eder. Kimi insan ilk girdiği bir binada öncelikli olarak binaları fark ederken, kimisi ise ihtiyacına cevap verebilecek ortamlara yönlenmektedir. Farklı kültürel çevrelerden olanların bilgileri, tercihleri farklı olacağı için algıları da farklı olabilmektedir (Lynch, 1960, ss.46-90).

Algı, bireyin bakış noktasında ki deÄŸerlerin görüş alanı içerisinde kalan alan içerisinden seçilmektedir. Bireyin bakış açısı deÄŸiÅŸtikçe, görüş alanı da deÄŸiÅŸmekte bunun sonucunda da algılanan deÄŸerlerde de farklılık oluÅŸmaktadır. Sonuçta birey hangi noktada olursa olsun kiÅŸisel istekleri dışında özellikli yapılanmaları dikkati çekmektedir. 

Bu tekrarlanan öğelerin oluşturduğu bir kombinasyonda olabileceği gibi, görüş alanı içerisinde kalan noktadaki biçimsel, hacimsel vb… zıtlık oluşturabilecek mekansal yapılaşmalar da olabilir. Aynı şekilde tarihi bir yapı; odak haline gelmiş merkezi oluşturan bir mekanlaşma da olabilmektedir. Bu da bize gösterir ki kent içinde önemli bir sembol olarak gözüken mekanlar bireyin ilk bakışta algı alanı içerisine girmekte ve belleğinde yer edebilmektedir.

Bireyin çevresinden söz edebilmesi için onu görmesi, hissetmesi, algılaması gerekir. Algılanan imaj ögeleri zihinlerde bireyin, bireyin oluşturduğu toplumun yer etmekte ve kent kimliğinde önemli bir iz oluşturmaktadır. Bu ögeler kentin kimliğini zenginleştirici özelliğe sahiptir.

Tıpkı bir organizma gibi, kentte boÅŸlukta yer tutan bireyin ve bireyin oluÅŸturduÄŸu toplumun ÅŸekillendirdiÄŸi yapısal bir formdur, ancak bu formun ölçüleri daha büyük ve uzun zaman içinde tam olarak algılanabilmektedir. Bu nedenle kent, zamana baÄŸlı bir sanattır, ancak müzik gibi diÄŸer zamansal sanatların baÅŸvurduÄŸu denetimli ve ölçülü ardıllıktan pek az yararlanabilir. Kentte her an gözün görebileceÄŸinden, kulağın duyabileceÄŸinden fazlası vardır, keÅŸfedilmeyi bekleyen bir dekor, bir manzara vardır. Unutmamak gerekir ki hiçbir ÅŸey tek başına algılanamaz, bu süreç çevresiyle, kendisini doÄŸuran olaylar zinciriyle, geçmiÅŸ süreçlerin analiziyle ilintili olarak deÄŸerlendirilir (Lynch, 1996, ss.91-118). Bu analizlerin sonuç ürünü olarak da kentlerin kimlik karakteri ortaya konmaktadır. Kentlerin kimliÄŸinde tarihsel süreç önemli bir gösterge olabilmektedir ve sonuçta kentler geçmiÅŸten bugüne getirdikleriyle bir kimliÄŸe bürünürler. Önemli olan bu sürecin içerisinde ki kompozisyonu ilim ve bilimin ışığında bir bütünsel olarak ortaya koyabilmek gerekir. 

Evet geçen yazımda olduğu gibi bu yazımda da sözü üstatlara bırakıyorum, şimdi susmak zamanı bakalım bu sefer bize ne diyecekler;

Kesin olan bir şey var. Bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek.

Şüphe etmek düşünmektir.

Düşünmekse var olmaktır.

Öyleyse var olduğum şüphesizdir

            Rene Descartes. 


Etiket Ýkon
YORUM PANELÄ°
Gönder
500
Toplam 1 adet yorum yapılmıştır.TÜM YORUMLAR
19.08.2012 23:51merve can
onu bunu bilmem de eğer Kant\'ın söylediği gerçekse, yani bu hayat bir rüyadan ibaretse çok bozulurum söyliyim:))
Benzer Konular
Benzer Konular
Benzer Konu
Benzer Konu
Benzer Konu
Benzer Konu
[ 2012 Versiyon 2.00a ] [ Yazılan her yazı yazarların sorumluluğundadır. Hiçbir yazı izin alınmadan kopyalanamaz. ]
iletisim

DMCA