Bir de İstanbul'a geldim ki;
bütün çarşı, pazar
Naradan çalkalanıyor,
öyle ya... Hürriyet var!
MEHMET AKİF ERSOY
Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
NAMIK
KEMAL
23
Temmuz 1908 tarihinde ilan edilen İkinci Meşrutiyet, iki büyük
şair ve düşünce adamının şiirlerinde böyle geçiyordu. Halk
da Meşrutiyet yönetimi konusunda ikiye bölünmüştü;
destekleyenler ve desteklemeyenler olarak. En başından itibaren
yaşananlardan ötürü destekleyenlerin de, desteklemeyenlerin de
kendince önemli dayanakları vardı.
İkinci
Meşrutiyet'in ilan edilmesi için yoğun bir çaba sarf eden İttihat
ve Terakki Cemiyeti, seçimlerden galip çıktı. Ancak, yönetimi eski
kadrolarla beraber sürdürdü.
OSMANLI DEVLETİ'NDEN KOPMALAR DEVAM EDİYOR
Meşrutiyet'in
ilan edilmesinin ardından pek de güzel haberler gelmiyordu.
Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti. Avusturya-Macaristan,
Bosna Hersek'i topraklarına kattı. Yunanistan ise Girit'i aldı. Bu
gelişmeler, İttihatçıları çok zora soktu. Uzun bir süre, Meşrutiyet'in
ilanıyla devletin parçalanmasının önüne geçileceği ve “hasta
adam”ın ayağa kaldırılacağı propagandasını yapmışlardı.
Yaşananlarsa tam aksini gösteriyordu. Halk bu duruma tepkiliydi.
ORDUDA YAPILAN DEĞİŞİMLER
İttihatçılar,
askeriyede birçok yenilik yaptı. Bu yeniliklerden biri, medrese
öğrencilerinin askerlik yapmama ayrıcalığının kaldırılmasıydı.
Daha doğru bir ifadeyle sınava tabi tutulmasıydı. (NOT: Medrese
öğrencilerinin 31 Mart isyancılarına destek vermesinin en önemli
sebeplerinden biri bu değişiklikti.) İttihatçıların
yeniliklerinden alaylı subaylar da nasibini aldı. Alaylı subayların
büyük bir bölümü ordudan atıldı. Bundan sonra ordu içinde
büyük bir İttihatçı örgütlenmesi yaşandı. Örgütlenen bu
İttihatçı subaylar, erlere çok kötü davranıyordu. Bu, orduda
büyük bir çalkantıya neden oldu. 31 Mart'ta başlayacak isyanda
bu çalkantı da önemli rol oynayacaktı.
ÖLDÜRÜLEN İLK GAZETECİ: HASAN FEHMİ
6
Nisan'da İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin önde gelen muhaliflerinden
olan Serbesti gazetesi yazarı Hasan Fehmi, Galata köprüsü üzerinde
üç kurşunla öldürüldü. Hasan Fehmi'nin yanında bulunan Şakir
Bey ise yaralandı. Hasan Fehmi, bir dönem Jön Türkler arasında yer almış
bir isimdi. Hasan Fehmi için ertesi gün düzenlenen cenaze töreni,
İttihatçılara karşı büyük bir tepki mitingine dönüştü.
Bab-ı Ali önünde toplanan üniversite öğrencileri de protesto
mitingi düzenledi.
Kaybedilen
topraklar, askeriyede örgütlenmeler ve dışlamalar, halka yapılan
baskılar isyanı “kaşıyan” sebeplerdi. Hasan Fehmi'nin
öldürülmesiyse bardağı taşıran son damla oldu. Bu olayın
üzerinden bir hafta bile geçmeden Rumi Takvim'e göre 31 Mart'da (bugünkü takvime göre de 13
Nisan'da) isyan başladı. İsyanı başlatanlar Avcı Taburları'ydı.
Avcı Taburları, İttihatçıların Meşrutiyeti koruması için
Rumeli'den getirdikleri askerlerdi. Sultanahmet'e doğru yürüyüşe
geçtiler. Yol boyunca çok sayıda katılım oldu; özellikle de medrese öğrencilerinden. Çok geçmeden
isyancılar ilk kanı akıtmıştı. Adliye Nazırı Nazım Paşa,
Meclis Başkanı Ahmet Rıza zannedilerek öldürüldü. Ardından
Lazkiye Milletvekili Aslan Bey, Tanin gazetesinin yazarlarından ve
önde gelen İttihatçılardan olan Hüseyin Cahit'e benzetildiği için
öldürüldü.
31
Mart ayaklanmasına karşı Selanik'te, İttihat ve Terakki Cemiyeti
büyük bir miting düzenledi. Mitingde Türkçe'nin yanında
Bulgarca ve Arnavutça konuşmalar da yapıldı. Katılımcılar,
“İstanbul'a” sloganlar attı.
HAREKET ORDUSU
Burada,
ayaklanmayı bastırmak için gönüllü bir ordu kuruldu. Kısa
sürede birçok asker bu orduya katıldı. Ayrıca, bazı Bulgar ve
Arnavut çeteleri de yer aldı. Bu ordunun ismi Hareket Ordusu'ydu.
Bu ismi, Mustafa Kemal Paşa seçmişti. Hareket Ordusu'nun ilk
kumandanı Hüseyin Hilmi Paşa oldu. Daha sonraysa değiştirilerek
Mahmut Şevket Paşa kumandanlığa getirildi. Hareket Ordusu'nda
Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa ve Kazım Karabekir'de yer alıyordu.
Hareket
Ordusu, 24 Nisan'da İstanbul'a girdi ve isyan kısa bir sürede
bastırıldı. Abdülhamid, olayları bastırmak isteyen Birinci
Ordu'ya izin vermedi; kan dökülsün istemiyordu.
İsyanın
sonucunda 27 Nisan'da Abdülhamid tahttan indirildi ve yerine Mehmet
Reşat getirildi. İsyanın öncülerinden, Volkan gazetesinin sahibi
Derviş Vahdeti ise asıldı.