Toplum, canlı bir bütündür. Bu nedenle de
durağan olması beklenemez. Sürekli bir değişim gösterir ve bu değişimler de
toplumu oluşturan parçaları etkiler. Özellikle günümüzdeki teknolojik buluşlar
insanlar arasındaki iletişim ve etkileşimi hızlandırmakta böylelikle yaşanan
değişimler bir kültürden diğerine hızla yayılmaktadır. Marx’a göre toplumsal
değişmenin nedeni sınıflar arasındaki çatışmalardır. Ayrıca toplumu peşinden
sürükleyebilecek, bir ideolojiye sahip liderlerin de bu değişime neden
olabileceğini savunur. Toplumda gözlenen değişimlerin nedenleri üzerine yapılan
çalışmalarda birçok etken tespit edilmiştir. Örneğin yaşanan doğal afetler,
nüfus yapısı ve ülke ekonomisindeki gelişimler, siyasi anlayışın değişmesi gibi
faktörler toplumu da etkileyecektir.
Toplumun ana kurumu olan aile de bu deÄŸiÅŸimlerden
etkilenmiştir. Yapısal işlevselci anlayışa göre endüstrileşme ailenin
işlevlerini değiştirmiştir. Tarıma dayalı toplumlarda ailenin birçok işlevi
varken bu dönemde yalnızca üreme, çocukların toplumsallaştırılması ve çiftlerin
ruhsal gereksinimlerini karşılamayla sınırlı kalmıştır. Aile yapısındaki
değişimden bahseden kuramlardan biri de Marx’ın çatışmacı kuramıdır. Sembolik
etkileşimciler ise bu konuyu aileyi oluşturan bireyler arasındaki iletişim ve
etkileşim olarak ele alır ve etkileşimlerin değişeceğini savunurlar.
Ülkemizde bu kuramların çeşitli yansımalarını görmek mümkündür. Cumhuriyetin
kuruluşundan 1950’li yıllara kadar var olan tarım toplumunda daha çok geniş
aile olarak adlandırılan geleneksel aile yapısı bulunmaktaydı. Zaman içerisinde
kadının eğitiminin artması, iş hayatına atılması sebebiyle bu aile yapısında
değişimler meydana geldi. 1950’li yıllardan sonra sanayileşmenin yaşanmasıyla
kent yaşamı yaygınlaşmıştır. Köyden kentlere yapılan göçler sosyal ve kültürel
hayata farklı bir boyut kazandırmıştır. Çalışan ebeveynler ve bu yeni yaşam
şekli hem ailenin işlevini hem de ailedeki kişi sayısını azalmıştır.
Türkiye’de aile yapısına ilişkin yapılan araştırmalarda bölgeden bölgeye farklılıkların gözlemlendiği fakat genel anlamda çekirdek aile yapısının olduğu belirtilmiştir. Aile içinde yalnızca sayısal bir değişiklik yaşandığı sözlenemez. Akrabalık bağı azalmış, aile içindeki bireylerin birbirleriyle olan iletişim ve etkileşimi de zayıflamıştır. Bu durum çekirdek ailenin parçalanmasına sebep olmuş, boşanmalar çoğalmıştır. Bütün bu değişimlerin yanında aile içinde değişmeyen durumlar da söz konusudur. Örneğin kadın çalışma hayatına katılmış olsa da aile içindeki görevleri hala geleneksel yapıda olduğu gibidir.