Kitle iletişim araçları her geçen gün gelişme göstermekte ve hayatımızda
daha çok yer almaktadır. Özellikle de televizyon en yaygın ve en vazgeçilmezi
olarak evlerimizin baş köşesine yerleşmiştir. Öyle ki gündemdeki haberleri
takip etmek ve boş zamanları değerlendirmek amacıyla kullanılan televizyon
artık toplumsal yaşamımıza yön veren, kültürel anlayışımızı değiştirebilen bir
etkinlik haline gelmiÅŸtir. Televizyonun sosyolojik anlamdaki etkileri,
içeriğine dikkat edilmesini zorunlu kılmaktadır. Çocukluk döneminin, bireyin
toplumsal yaşamındaki önemi de göz önünde bulundurulursa ‘televizyon ve çocuk’
ilişkisi ciddi bir şekilde ele alınmalıdır.
Günümüzde çocukların
gerçekleştirdikleri etkinlikler, kullandıkları kelimeler büyük bir değişim
göstermektedir. Eskiden oyunlar üzerinden sosyalleşen çocuklar artık
yemeklerini bile televizyon eşliğinde yemektedirler. Bu durum da bazı sorunları
beraberinde getirir. Her ne kadar olumlu etkileri olan televizyon programları
mevcut olsa da çizgi filmlerin ana teması haline gelen şiddet, hırs, intikam
ögeleri topluma geleceğin saldırgan bireylerinin yetişmesine ortam
hazırlamaktadır. Aşırı fantastik nitelikteki filmler ise onların gerçeklik
boyutunu olabildiğince aşağıya çekmektedir. Kendisini bir çizgi film kahramanı
zanneden çocuğun yedinci kattan atlaması buna en güzel örnektir. Zira
çocukların taklit yoluyla öğrenmeye başvurduğu bilinen bir gerçektir.
Çocukların sadece çizgi film veya çocuk/gençlik dizileri seyretmediğini
düşünürsek sorun çok daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Özellikle ergenliğe
geçiş aşamasındaki çocuklar ailelerini değil de çevrelerini rol model almaya
başlarlar. Televizyonla yatıp televizyonla kalkan bu çocukların dizi karakterlerini
kendilerine örnek almaları işten bile değildir.
Bir iletişim aracı olan
televizyonun sosyalleşme açısından yarattığı diğer bir sorunsa yine iletişimle
ilgilidir. Yaşıtlarıyla oynamak yerine saatlerce televizyon karşısında duran ve
hiç konuşmayan çocuklar, diğer çocuklarla biraraya geldiklerinde iletişim
sıkıntısı çekmektedir ve kendilerini ifade etmekte zorlanmaktadırlar.
Sonuç olarak çocukların televizyon izleyerek geçirdikleri vakit ve izledikleri programlar ailelerin denetiminde olmalıdır. Dolayısıyla aileler de televizyon konusunda bilinçlenmelidir. Bu konuda sadece ailelere değil televizyon kanallarına da büyük görevler düşmektedir. Programların yayınlanma saati ve çocukların onları izlemesi arasındaki ilişki göz önünde bulundurulmalı kendi toplumsal yaşamımıza ve kültürümüze uygun programlar hazırlanmalıdır. Çünkü bugünün çocuğu yarının yetişkini olarak toplumda yer edinecek bireyler aksi halde toplumsal yapımızı olumsuz yönde etkileyecektir.