Bedenimizin, düşüncelerimiz vasıtasıyla hareket ettiğini hepimiz biliyoruz. Bu yüzden bedenimiz için zihnimizin sadık hizmetkârı diyebiliriz. İyi ya da kötü bir düşünceyi eyleme dönüştürmek istiyorsak bunu öncelikle beynimizde tasarlar, ondan sonra fiziksel olarak bir olguya dönüştürürüz.
İnsanoğlu yaradılışı gereği düşünebilen ve düşündüklerini
eyleme dönüştürebilen bir varlıktır. Aklımızı ne ile meşgul ediyorsak
vücudumuzda buna paralel bir tutum sergiler. Yani anlatmak istediğim şey şu;
Örneğin; yaz kış durmadan hasta olan bir kişiyi ele alalım. Bu kişi sadece fiziksel etkilerle hasta olmuyordur. “Bütün iş kafada biter” diye boşuna söylememiş büyüklerimiz. Eğer bir kişi devamlı olarak içinde hasta olacağına dair bir korku yaşıyorsa vücut da buna paralel olarak direncini kaybeder ve hasta olmaya daha müsait bir hal alır. En ufak bir etkide de hastalık kendini ortaya çıkarır. Bunun yerine hastalıktan korkmasa ve zihnini sağlıklı olduğuna dair kandırsa böyle kolay hasta olmayacaktır.
Bu bahsettiğim düşünce yöntemi ile tedaviyi kanser
hastalarına bakarak çok daha kolay bir şekilde anlayabilirsiniz. Kemoterapi çok
ağır bir tedavi yöntemidir. Bu yüzden her vücut bunu kaldıramayabilir. Bunun
üzerine bir de iyileşemeyeceğini düşünürse hasta kişi, tedaviye yanıt almak çok
daha zorlaşır ve sonunda vücut daha fazla dayanamaz. Hâlbuki tam tersi bir
düşünce sergilese, yani iyileşeceğini düşünse vücudun direnci daha da artacak
böylelikle tedaviye yanıt alınmış olacak ve en kısa sürede eski sağlığına
kavuşma yolunda adım atacaktır.
Konunun başında da bahsettiğim gibi, zihnin gündemindeki düşünceler bedenimizi
beklediğimizden çok daha fazla etkiler. Bu yüzden zihnimizi hep güzel ve
sağlıklı şeylerle meşgul ederek beden sağlığımızı koruyabiliriz. Unutmayın, “Herşey kafada biter.”