Bir Felsefe Bölümü Öğrencisinin hunnarca katledilmesi üzerine, beraberinde getirdiği ''LEX TALIONIS''e felsefe penceresinden bakış açısı:
Geçtiğimiz günlerde hunharca katledilen ULUDAĞ ÜNİVERİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ öğrencisi
Sema KARAKOCA'nın ardından ''LEX TALIONIS'''in ( idam cezası) tekrar gündeme gelmesi ve T.B.M.M de
ilgili gerekçelere istinaden tekrar kanun haline getirilerek ilgili gerekçelerin failleri için uygulanması gerekmektedir.
.''Yaşama hakkı'' anayasal güvence altında olduğu kadar ''yaşama son verdirme hakkı''nında bu tür gerekçeler dahilinde anayasal güvence altında olması gerekmektedir.
Bu tür suçların ve/veya suçlularının insan hak ve hürriyetleri, yaşama hürriyetleri, bütün Anayasal hakları ellerinden alınmalıdır.
Bu tür suçlar; insanlığa,topluma ve dolayısıyla tüm dünyanın insan hak ve hürriyetlerine, yaşama hürriyetlerine, Anayasal Haklarına karşı işlenmiş asla affedilecek bir suç değildir ve cezası: LEX TALIONIS ‘’ölüm cezası’’ olmalıdır.
Ünlü yazar Garraud’un dediği gibi ‘’ ölüm cezasında ibret-i müessire vardır’’
İslam’da ölüm cezası adam öldürenler için ‘’kısas’’ olarak öngörülüyor. Kur’an da Bakara Suresi’nin 178.Ayetinde: ‘’Ey akıl sahipleri !.Kısas’ta sizin için hayat vardır.deniliyor.Öldürülenlerin yakınlarına diyet karşılığında katili affetme hakkı tanınıyor.
İdam cezası için gerekiyorsa REFERANDUMA GİDİLMELİDİR.
ABD’nin 50 eyaletinin 38.inde ölüm cezası uygulanmakta, Çin; her yıl ilgili gerekçelerle 1.000 civarında mahkumu ensesine tek kurşunla idam ediyor,86.ülkede idam cezası uygulanıyor. AB ve İnsan Hakları Örgütleri ve Uluslararası Af Örgütü sesini çıkaramıyor.
AB’ye girmek adına, AB uyum yasaları çerçevesinde 1984 yılından itibaren uygulamadığımız LEX TALIONIS
-idam cezası tekrar uygulanmalıdır.
İnsanlık suçlarının panzehiri Hammurabi Kanunlarından itibaren uygulama alanında olan ‘’Lex Talionis’’ yani ‘’kısas’’ dır.
Bu tür suçlara; insan hak ve hürriyeti, yaşama hürriyeti ve Anayasal haklar çerçevesinden asla bakamazsınız,
toplumun bir bütün olarak genel güvenliği ve geleceği açısından rasyonel bakarsınız.
.
Bu tür suçluların ‘’masumiyet karinesi’’ asla olamaz ve için masumiyet kavramı adfedilemez ve toplumun güvenliği ve geleceği için imha edilmesi gerekmektedir.
Mevlana; Fihi Mafih adlı eserinde ‘’idam suçluyu cezalandırmak için değil, suçsuzu korumak için yapılır’’diyor.
Ünlü yazar Den Haag’a göre ‘’masumiyetlerini kaybetmiş ve suçlulukları ispatlanmış kişilere’’ idam cezası uygulanmalıdır. İdam; masum bir insanın haksız yere öldürülmesi değildir.Masumiyeti kanıtlanmış bir kişiye idam cezası uygulanabilir mi?.
Den Haag’a göre idam cezasının yürürlükte olmasının,daha sonra binlerce insanın öldürülmesini önleyecek ‘’caydırıcılık’’ özelliği vardır.
Den Haag bu noktada potansiyel idam cezası mahkumu ve idam cezasının varlığı nedeniyle hayatı kurtulabilecek binlerce insan arasında bir değerlendirme yaparak idam cezasının gerekliliğini savunmaktadır.
Den Haag: idam cezasının yalnızca ‘’cezalandırıcı’’ prensibine dayalı ve ‘’eşitlik’’ esasından güç alan bir cezalandırma yöntemi olduğunu savunmaktadır.
Den Haag’a göre idam cezasının kaldırılması ancak hiçbir suçun büyüklüğü ne olursa olsun idamla cezalandırılamayacağı ve idam cezası suçu caydırıcılıkta ömür boyu hapisten daha etkili olmasına karşın idam mahkumunun hayatının binlerce yeni kurbanın hayatından daha fazla değer verilmesi ile mümkündür.
Hammurabi kanunları ile ilk defa uygulama alanına giren göze-göz, dişe-diş anlayışının hukuki alanda uygulaması olan
‘’Lex Talionis’’kuralı ‘’:
başkalarına size yaklaştıkları şekilde, eşitlik esasına dayalı olarak davranmaktır.
‘’Lex Talionis’’ felsefi temel olarak çıkış noktasını Hegel’in ‘’eşitlikçi’’ yaklaşımından almaktadır.
Hegel’e göre suç:
‘’insanlar arasındaki eşitliği bozan bir rahatsızlıktır ve bu nedenle ‘’Lex Talionis’’suçun zararını iptal ederek yeniden eşitliği sağlamaktadır. Ceza; her ne kadar size verilen zararı ikame edemezse de, suçu işleyen kişiye aynı zararı vererek ‘’ eşitliği’’ korumaktadır.
‘’Lex Talionis’’un ikinci felsefi temel kaynağı ise: Immanuel Kant’ın ‘’rasyonalizm’’idir.
Buna göre; akılcı olan birey başkalarına davrandığı şekilde kendisine davranılabileceğini bilmektedir.
Ünlü Fransız sosyolog Emile Durkheim’e göre cezalandırma sisteminin yoğunluğu ve ağırlığı bir ülkenin demokratik olarak gelişmesiyle ters orantılıdır. Primitif toplumlarda işkence ve cezalandırma oldukça ağır ve yaygınken, toplumlar geliştikçe ve ilerledikçe cezalandırma hafiflemiş ve başka formlar almıştır.
Ünlü yazar Michel Foucault ise; modern toplumun eski barbarca metodlarını terk etmesinde karşın özünde aynı vahşi cezalandırma güdüsünün yattığını ifade etmektedir.
Foucault’a göre ‘’arenada kaplanlarla yem edilen, yada kamusal alanlarda asılan suçlularla,medyada afişe edilen ve sosyal olarak dışlanan söylemin öteki olarak belirlediği kimseler arasında bir fark yoktur.’’
Sonuç olarak 21. yy. da insanlığa karşı işlenmiş suçlarda; toplumun genel huzurunu, genel sağlığını,kamu vicdanını ,genel ahlakını bozan,toplumun can ve mal güvenliğini tehdit eden durumlara karşı işlenmiş suçlarda ''LEX TALIONIS'' yani idam cezası uygulanmalıdır. Genel sağlıkta; vücudu bir bölgesindeki organ ,vücudun kalan bütünlüğünü tehdit ediyorsa ve zarar veriyorsa genel vücut sağlığı gerekçesi ile tehdit eden ve zarar veren ilgili organ vücudun bütünlüğünden kesilerek alınır.
Sema KARAKOCA'nın Aziz Ruhuna İthafen
Dişhekimi Gürkan KAYA
BURSA KENT KONSEYİ FELSEFE ÇALIŞMA GRUBU KOORDİNATÖRÜ