Tunç Çağı, maden çağının ikinci evresidir. İnsanlar kalayı bulmuşlar bakır ve kalayı
birlikte eriterek bakıra göre çok daha sert bir maden olan tuncu elde
etmişlerdir. Dikkat edilirse madenlerin sırası işleme zorluğuna göre
sıralanmaktadır. Bu nedenle en son demir işlenecektir. İlk şehir devletleri bu
dönemde görülür. Artık şehirler inşa edilmiş etraflarına hendekler kazılmış ve
şehir etrafı düşmanlara karşı tahkimatla güçlendirilmiştir.
Tunç Çağında, 4
tekerli arabalar yani kağnılar kullanılmaya başlanmıştır. Bu o döneme göre çok
büyük bir buluştur. Tunç Çağına ait Anadolu’da
bir çok yerleşim yeri mevcuttur. Troia I, Demircihöyük, Semahöyük,
Beycesultan, Tarsus, Alişar, Alacahöyük, Karaoğlan, İkiztepe, Kültepe,
Norşuntepe, Truva 2, Karaoğlan, Ahlatlıbel, Etiyokuşu, Polatlı olarak
sayılabilir. Bu yerlerşim yerleri arasında Truva ve Alacahöyük yerleşkeleri çok
büyük önem taşımaktadır.
Tunç Çağının başka bir özelliği ise bu dönemde yazının Anadolu’ya girmiş olmasıdır. Asurlu tüccarlar Anadolu’da koloniler yani ticaret merkezleri kurarak Anadolu ve Mezopotamya arasında ticaret yapmaya başlamışlardır. Alışverişlerini ve hesaplarını unutmamak için de kil tabletlere birtakım işaretlemelerde bulunmuşlardır. Bu kil tabletler vasıtasıyla Anadolu yazı ile tanışmıştır. Ülkemizde 20 bine yakın kil tablet vardır. Ünlü Kadeş Savaşı ve anlaşması bu dönemin sonlarında yani M.Ö 1296’da yapılmıştır. Mısırla Hitit ülkesi arasında -Suriye mücadelesi için- çıkan savaşta her iki tarafta galip gelememiş ve anlaşma yapmışlardır. Anlaşmanın bir nüshası Mısır’da bir nüshası da Hititçe olarak Anadolu’da bulunmuştur. Bir süre sonra Hitit Krallığı yıkılmış ve Anadolu’da Tunç Çağı sona ermiştir.