Başarının, başaramamayı bilmemeden kaynaklı bir olay olduğunu biliyor muydunuz? Ezelden beridir anlatılan bu hikaye size başarının başaramamayı bilmemekten kaynaklandığını anlatmakta yardımcı olacak.
“Bir zamanlar tembel bir öğrenci varmış. Kahramanımız matematiği hiç sevmez ve ders sırasında durmadan uyuklarmış. Bir gün yine derste uyumuş. Neyse ders bitmiş teneffüs zili çalmış. Gözlerini açmış ve tahtada bir soru görmüş. Bu soruyu ev ödevi sanarak olduğu gibi defterine geçirmiş.
Eve döndüğünde soru üzerinde uğraşmış ancak bir türlü cevabı bulamamış. Günlerce bu soru için uğraşmış ama bir türlü olmamış. Hırs yapıp, tekrar tekrar denemiş ama bir türlü başarılı olamamış. Sonunda nasıl olmuşsa soruyu çözmüş. Bir sonraki matematik dersinde, öğretmenine ev ödevini göstererek cevabını kontrol etmesini istemiş. Öğretmen şok olmuş. Çünkü öğretmenin bir önceki derste tahtaya yazdığı soru, matematik tarihinde çözülememiş soruları anlatırken örnek verdiği, cevabı şimdiye kadar bulunamayan sorulardan birisiymiş.“
Öğrenci o sorunun daha önce çözülemediğini bilmediği için defalarca denemiş ve sonunda çözebilmiştir. Diğer öğrencilere gelince onlar dersi dinledikleri için bu sorunun çözülemeyen bir soru olduğunu biliyorlardı. Kendilerine göre “mantıklı” davrandıkları için “nasıl olsa çözülemiyor” gibi bir yaklaşımla soruya yaklaştıkları için soruyu çözememişler hatta çözmeye yeltenmemişlerdir.
Bu tembel dediğimiz öğrenci başardı, çünkü başaramayacağını bilmiyordu. İşte bu yüzden bazen kaybedecek bir şeyimiz olmadığında neyi başaramayacağımızı bilmemek bize önemli ölçüde bir avantaj sağlar.
Çocukluktan beri hep hayaller kurarız ya da kurmaya zorlanırız. Daha sonra bu hayalleri gerçekleştirmemiz için bizlerden bir şeyler yapmamızı beklerler. Ancak bunu yaparken kurulu düzenin bozulmaması istenir. Onlara göre bu “mantıklı” hareket olarak tanımlanır. Başkalarının hayatımıza müdahale etmesi bize neyi başaramayacağımızı öğretir çünkü yönlendiriliyoruzdur. Ancak bunu reddedersek kendi başımıza bir şeyler yapmaya çalışırsak neyi başaramayacağımızı bilmediğimiz için belki de yapmak istediğimiz işlerde ya da kurduğumuz hayallerde başarılı olacağızdır.
Bu yüzden eğer bir şeyler başarmak istiyorsak kendi düşüncelerimizle hareket etmeliyiz. Bu sözümden kendi başımıza buyruk işler yapalım anlamını sakın çıkarmayın. Elbette etrafınızdakilerden yardım alacaksınız ancak bunlar tavsiye görevi görmeli, asıl yapacağınız işlere kendiniz karar vermelisiniz.
Şartlanma, güdülenme bu olsa gerek. İlk kez duyuyorum ben bu hikayeyi, güzel bir örnekmiş, matematik öğretmeni kardeşime anlatayım da ben yapamıyorum diyen öğrencilerine anlatsın bunu:)
Benim başıma hiç öyle şeyler gelmiyor valla, matematiği başarmam hiçbir zaman mümkün olmadı, ayrıca olmak zorunda da değil, artık bunu biliyorum ve kafaya takmıyorum. İyi olduğum başka başka konular varken neden üzüleyim ki?