İngilizler
tarafından Hicaz Krallığına getirilen Şerif Hüseyin'in Krallığı
çok uzun sürmedi. Bir süre sonra Vahabi isyanı çıktı ve
yönetimden düşürüldü. İngilizler tarafından Kıbrıs'a sürgün
edildi ve burada 1931 yılında yaşamını yitirdi. Şevket Süreyya Aydemir'in
yazdığına göre ölmeden önceki son sözleri şuydu: “Bizim
başımıza gelenler ve gelecekler, velinimetimiz ve korucumuz olan
Osmanlı Devleti'ne karşı işlediğimiz günahların, giriştiğimiz
isyanların ilahi bir cezasıdır.
Şerif
Hüseyin'in pişmanlığına, bir dönem KKTC Cumhurbaşkanlığı
yapmış olan Rauf Denktaş da şahit olmuştu. Rauf Denktaş şöyle
anlatır: “Babamla yanına gittiğimizde hep aynı olay
tekrarlanıyordu. Babam onun elini öper, o da anlatmaya başlardı.
Şerif Hazretleri 'ah, ben ne yaptım, ah ben ne yaptım? Yaptığımın
cezasını çekiyorum. Niye Osmanlı'ya ihanet ettik?' derdi. Şerif
Hüseyin babamın yanında hep iç geçirirdi. Bir müddet sonra
Şerif Hüseyin, 'Raif, anlat şu İstanbul havalarını,
dinleyelim.' derdi. Konuşma esnasında bir taş plak çalmaya
başlardı. O zaman Şerif Hüseyin, 'Ah İstanbul, payitaht!'
diyerek ağlamaya başlardı...” (1)
Şerif
Hüseyin'in oğullarının akıbeti de feci oldu. 1951 yılında Ürdün Kralı olan oğlu
Abdullah öldürüldü. Yerine geçen torunu Talal'ın da ruh sağlığı
bozuldu. Irak Kralı olan diğer oğlu Faysal ise 1933 yılında yakalandığı hastalık sonucunda yaşamını yitirdi!
Peki,
isyanların başlamasında ve Osmanlı Devleti'nin Arap coğrafyasında
güçsüz durumda kalmasında önemli rol oynayan ünlü İngiliz
istihbaratçısı Lawrence ne oldu dersiniz? O da 19 Mayıs 1935
tarihinde motosiklet kazasında yaşamını yitirdi!
SONUÇ
Sonuç
olarak şunu diyebiliriz ki; tüm Arap halkını ihanetle suçlamak
tarihi gerçeklere ihanet olur. Şerif Hüseyin ve bazı kabileler gibi Osmanlı Devleti'ni arkadan vurmuş Araplar olduğu gibi, cepheden cepheye koşturarak Osmanlı Devleti'nin yanında savaşmış birçok Arap da vardır. Hatta bu Osmanlı Devleti'nin yanında savaşan Arapların büyük çoğunluğunun ülkeleri işgal altındaydı. Buna rağmen; Kafkaslar'da, Çanakkale'de, Balkanlar'da ve daha birçok cephede Osmanlı ordusunda yer almışlardır. Birçoğu da şehit düşmüştür.
(1) Mehmet Tosun, 21.Yüzyılda Sultan 2. Abdülhamid'e Bakış, İst.2003,s.252